Emirdağ Lâhikası – I s.212-230

Aziz, sıddık, bahtiyar kardeşim Süleyman Rüşdü! Seni ve kardeşin kahraman Burhan’ı ve senin iki mübarek, masum evladını ve senin hane halkını, Risale-i Nur namına ve umum şakirdler hesabına, ruh u canımızla sizi tebrik ediyoruz. Böyle kudsî ve daimî sevap kazandıracak uhrevî bir hizmete muvaffakıyetinizi, Isparta ve bu memleket istikbalde alkışlayacaktır. Size çok hayırlı duaları kazandıracak. … Okumaya devam et Emirdağ Lâhikası – I s.212-230

Emirdağ Lâhikası – I s.170-190

Aziz, sıddık kardeşlerim! Evvela: Geçen mübarek Leyle-i Beratınızı ve gelecek ramazan-ı şerifinizi tebrik ederiz. Bu sene Berat Gecesi, Nurcular hakkında çok bereketli ve kerametli olduğuna bir emaresini hayretle gördük. Şöyle ki: Ben Berat Gecesinden az evvel Asâ-yı Musa tashihiyle meşgul iken bir güvercin pencereye geldi, bana baktı. Ben dedim: “Müjde mi getirdin?” İçeriye girdi, güya … Okumaya devam et Emirdağ Lâhikası – I s.170-190

Emirdağ Lâhikası – I s.131-150

Re’fet Kardeş! Sen de çok safalar geldin ve Risale-i Nur yazısı ile meşguliyetin beni cidden sevindirdi. Hulusi ve Sabri gibi senin de suallerinin Risale-i Nur’da ehemmiyetli neticeleri ve tatlı meyveleri var. Senin yanında bulunan ve risalelerde kaydedilmeyen ilmî parçaları münasip yerlerde veya Lâhika’da yazarsınız. Kardeşlerim! Asâ-yı Musa mecmuasının yazmasında bir tedbir hatırıma geldi. Taksimü’l-a’mal ile … Okumaya devam et Emirdağ Lâhikası – I s.131-150

Emirdağ Lâhikası – I s.90-110

Aziz, sıddık kardeşlerim! Manen maruz kaldığım iki şıklı bir sualin cevabıdır: Birincisi: “Neden en ziyade senin şahsın hakkında hüsn-ü zan eden ve sana büyük bir makam veren ve Risale-i Nur’la çok kuvvetli irtibatı bulunan ve sen de onları çok sevdiğin halde, hizmet-i Nuriyenin haricinde senin şahsın ile temaslarını istemiyorsun ve senin hakkında fazla hüsn-ü zan … Okumaya devam et Emirdağ Lâhikası – I s.90-110

Emirdağ Lâhikası – I s.31-50

بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ Bana Hizmet Eden Küçücük Bir Risale-i Nur Talebesinin Çoklar Namına Sorduğu Sualine Cevaptır Sual: Üstadım, yağmur duası ve namazın neticesi görünmedi, faydasız kaldı; iki üç defa bulut toplandı, yağmur vermeden dağıldı. Neden? Elcevap: Yağmursuzluk, bu çeşit dua ve namazın vaktidir, illeti ve hikmeti değil. Nasıl ki güneş ve ayın tutulması zamanında küsuf ve … Okumaya devam et Emirdağ Lâhikası – I s.31-50

Kastamonu Lâhikası s.231-255

Aziz, sıddık kardeşlerim! Merhum Mehmed Zühdü’nün vefatı, hakikaten Risale-i Nur cihetinde büyük bir zayiattır. Fakat Cenab-ı Hakk’a hadsiz şükür olsun ki o mübarek zat, az bir zamanda Risale-i Nur’a pek çok hizmet eylemiş. Kırk elli sene vazife-i nuriyesini, sekiz on senede tamamıyla yapmış. Ve manen içimizde, dairemizde o fevkalâde hizmetiyle, parlak bir surette yaşıyor. Hasenat … Okumaya devam et Kastamonu Lâhikası s.231-255

Kastamonu Lâhikası s.211-230

بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ وَ اِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِهٖ Aziz kardeşlerim! Kur’an’a ait en cüz’î en küçük bir nüktenin de kıymeti büyük olduğundan işarat-ı Kur’aniyenin bu zamanımıza temas eden küçük bir şuâı bugün Sure-i Ve’l-Asrı nükte-i i’caziyesi münasebetiyle, Sure-i Fil’den mana-yı işarî tabakasından tevafuk düsturuna istinaden bir nüktesini beyan etmem ihtar edildi. Şöyle ki: Sure-i … Okumaya devam et Kastamonu Lâhikası s.211-230

Kastamonu Lâhikası s.190-210

Karadağ’ın Bir Meyvesi Bir âyetin mana-yı işarîsinin külliyetinden bir ferdi, Hürriyet’ten bu ana kadardır. Teşrin-i sânî otuzuncu gün, bin üç yüz elli sekizde (1358) Karadağ başına çıkıyordum. “İnsanların, hususan Müslümanların bu teselsül eden helâketleri ve hasaretleri ne vakitten başladı, ne vakte kadar devam eder?” hatıra geldi. Birden, her müşkülümü halleden Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyan, Sure-i Ve’l-Asrı’yı karşıma … Okumaya devam et Kastamonu Lâhikası s.190-210

Kastamonu Lâhikası s.70-91

بِاسْمِهٖ وَ اِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِهٖ اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ بِعَدَدِ حَاصِلِ ضَرْبِ حُرُوفِ مَا اَرْسَلْتُمْ لَنَا مِنَ الرَّسَائِلِ فٖى عَاشِرَاتِ دَقَائِقِ هٰذِهِ اللَّيْلَةِ الرَّغَائِبِ وَ لَيْلَةِ الْمِعْرَاجِ وَلَيْلَةِ الْبَرَاتِ وَلَيْلَةِ الْقَدْرِ وَ اَعْطَاكُمُ اللّٰهُ بِعَدَدِهَا ثَوَابًا وَحَسَنَاتٍ اٰمٖينَ Aziz ve sıddık kardeşlerim ve fedakâr ve sadık arkadaşlarım! Evvela: Sizin, … Okumaya devam et Kastamonu Lâhikası s.70-91

Barla Lâhikası s.241-261

(Hâfız Ali’nin fıkrasıdır.) Üstad-ı Âlîşanım Efendim Hazretleri! On bir nükteyi hâvi Mirkatü’s-Sünne’yi istinsaha muvaffak oldum. Bu ziyadar Lem’a şu zamanda şirk ile imanın ve kötü ile iyinin temyiz ve tefriki için öyle bir gevher mihenk ki memduhu gibi gözler hakikatini görmekte ve akıl hakikatine ermekte hayran ve âcizdirler. Zaten şu zamanın pek şiddetli zulümatını yırtacak, … Okumaya devam et Barla Lâhikası s.241-261